Yazarın Yazıları
Ülkemize Yabancılaşma ve Özgür irade
Uzunca bir süredir bu köşeden yazmaya ara vermiştim. Sadece biraz gözcülük yapıp etrafta olup biteni takip etmek istedim. Bulunduğumuz İlçede, İlde daha doğrusu Ülkede neler oluyor, sessizce izlemek istedim. Bu süre içerisinde anladığım tek şey oda gittikçe yabancılaştığım oldu.
En son yazımı yerel seçim öncesi sizlerle paylaşmış, o günden beri sessizliğe gömüldüm diyebilirim. Aslında birçok defa kalemi elime almak istedim!

Yazılacak çok şeyle karşılaştım, ancak ertelemek bezende yazmamak en doğrusuydu.
Yerel seçim, Ramazan ayı ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri derken nihayetinde yavaş yavaş normalleşmeye çalışırken, yaşadığımız sürece yeni başlamış gibiyim.
Yerel seçim öncesinde büyük kentlerde belki de son dönemlerde hiç olmadığı kadar çekişmeli, heyecanlı ve bir o kadar da nahoş görüntülerle karşılaştık. Nitekim seçim geldi geçti. büyük ölçülerde siyasi farklılık yaşanmazken sadece bazı illerde isimler değişti. Halkın çoğunluğu iradesini Ak Parti’ye yönelik kullandı. Seçimlerin hemen sonrasında birçok kişinin her zaman olduğu gibi elim kırılaydı da oy vermeseydim, dediğine şahitlik ettim. Elinizde kırılsa gözünüz de çıksa 5 yıl bu ağrıyı yaşayacak ve kimsede derdinize derman olamayacaktır.
İnsanlarımız aslında kendi iradesini sandığa yansıtamadı. İradesi yerine duygusallığı tercih etti. Kim sofrasına bir tabak daha fazla koyacak veyahut kim 3-5 ayda 300-400 TL para verecek, günlerce o parayı almak için banka kuyruğunda bekleyip parayı cebine koyduktan sonra ALLAH sizi başımızdan eksik etmesin diyeceği partiyi seçer. Bunun adı da özgür irade. Yani kısacası sömürülmüş ezilmiş üç beş kuruşa muhtaç bırakılmış özgür iradesi elinden alınmış.
İnsanlarımız kendi yaşam tarzlarını unutmuş, sosyalleşme kültürleşme bir aktiviteye katılmak onlar için yabancı bir davranış olmuş. Evet, bugün iktidara göre ülkede açlık sınırı yokken halen milyonlarca insanımız 1970’lara nazaran banka kuyruklarında Belediye’den ya da Kaymakamlıklardan üç kuruş almak için günlerce banka kuyruklarında güneşin altında kavruluyorlar, bezende o üç kuruş için canlarından oluyorlar. Çünkü güzel Ülke’mde aç açıkta kimse yok gibi gözüküyor...
Bir çalışanın bugün aldığı en iyi aylık 1500 ile 2000 TL arası ama bir ev kirası en uç noktalarda bile 900 ile 1300 TL arası değişiyor. Nedeni ise: hem kentsel dönüşümden kaynaklanan, hem de Ülkelerinin iç işlerine karışıp sığınmacı olarak Ülkemize aldığımız ve misafir perverlik gösterdiğimiz milyonlarca mültecidir.
Bu noktada bir örnek vermek istiyorum.
Rahmetli Kemal Sunal’ın YAKIŞIKLI adlı bir filminde düğün yapıp evlenir. Ancak içinde oturacak bir ev bulamaz. o dönemlerde de dış ülkelerde çıkan savaşlar yüzünde ülkemiz oldukça göç almakta idi. kiralar vicdansız ev sahipleri tarafında 3 katına çıkarılmış, tek maaşla geçinecek bir aile nasıl olsunda ev tutabilsin.
Filimde Sunal çareyi bir inşaat firmasının yaptığı binanın bir dairesine eşiyle kendisini kitler. Bu dairenin artık onların olduğunu söyler, şikâyet üzerine olay yerine gelen polis bunları çıkarmak ister, Sonunda Sunal şunları ifade eder “üç kuruş aylık alıyorum ve maaşımın üç katı ev kirası istiyorlar. Ülkemiz sığınmacı doldu, kiralar aldı başını gitti. Biz ortada kaldık. Ölelim mi? kendi ülkemizde yabancı kaldık”
Şuanda da aynı durum içerisindeyiz Suriyeli vatandaşlar yüzünde TC vatandaşı olanlar ülkeye yabancı kaldı. Ucuz maaş pahalı hayat koşulları gel de yaşa ülkem’de.
Sevgi ve saygılarımla